Kişisel gelişim romanlarını bilirsiniz. “her şeyi aklınızla çözebilirsiniz, yeter ki onu sevginiz ile birleştirin.” Oldu paşam! Nasıl da kolay sınırlandırmışlar bir ömür boyu kullanmamızı istedikleri bir düşünceyi. Bu kadar basit midir isteyerek ve severek hayallerimize, yani en özgür olduğumuz o cennete kavuşmak? Ve bunu yüzlerce sayfada tekrarlanan aynı cümlelerle anlatmak?
Ama Richard Bach öyle yapmamış işte. Özgürlüğün sembolünü almış: bembeyaz bir martı. Hem de sınırlarını zorlamaya açık, sadece uçmaya odaklanmış diğer martılar bir hayli uzak, onun tek amacı yemek değil balık. Uçmayı öğrenmek istiyor, hem de daha ilerisine, en hızlısını, en enine ulaşmayı ve en sonunda da dışlanıyor sürüsünden. Sıradan bir martı olmayı nasıl kabul etmez Jon? Martılar uçma yetilerini sadece balık avlamak, böylece karınlarını doyurmak için kullanmalıdırlar. Ama anlar mı bizim özgürlük düşkünü, akıllı martımız? Bir kere kavramış, özel bir amaç uğruna kurulmuş bizim yaşamımız. Serdar Özkan’ın romanlarının konusuna örnek olmuş bir kitap herhalde Martı. Hayattaki mutluluğa inanç, sabır ve sevgi üçlemesiyle ulaşmamızı söyleyen yazarlar bunlar.
Umut dolmak için doğru bir seçim olacaktır.
Eklemek de fayda var: bu kitap da "Alice Harikalar Diyarında" gibi resimlerle bezenmiş. Resimli kitabın tadı da bir başka oluyor ya!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder